25 Haziran 2014 Çarşamba

Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü - Aimee Bender

Bu kitap Bursa'da mutsuz olduğum bir anda aldığım ve hemen okuyup bitirdiğim bir kitap. Sanırım kitabın kapağındaki resim etkilediği için aldım, ama iyi ki almışım.

Küçük bir kızın bir gün annesinin yaptığı limonlu pastayı yiyince, annesinin yani pastayı yapan kişinin duygularını hissetmeye başlamasıyla başlıyor. Küçük kız, yediği şeye eli değmiş kişilerle güçlü bir empatik bağ kuruyor ve bu zamanla giderek artıyor. Bu yetenekle başa çıkmaya çalışıyor ve bir yandan da zaman geçtikçe ailesindeki diğer insanlarda olan ilginç yetenekleri görmeye başlıyor. Yeteneğinin ona olan etkisi, özellikle annesi ile ilgili geliştirdiği anlayış ve hoşgörü beni çok etkiledi.

Böyle anlatınca bir bilim kurgu gibi durduğunun farkındayım, ama kitap kızın yeteneği ile ilgili bir macera üzerine yazılmış değil. Aslında başkalarının sırlarını bilmenin- özellikle ailenin- yarattığı yük, anlayış geliştirme gibi gibi konuları içeriyor. İşin bilim kurgu kısmı sadece bir metafor.


Okunası bir kitap,

24 Haziran 2014 Salı

Golem ve Cin - Helene Wecker

Çok uzun süredir yoğunluğumdan dolayı hiç bir kitapla ilgili yorum yazamadım. Zaten ne zaman hevesle başladığım bir işi düzgünce sürdürebildim ki!
Kendime kızıp bu gün kesin yazma cezası koydum. Buyrunuz,

Bu sefer "pazarlama ürünü" bir kitaptan bahsedeceğim. Adı "Golem ve Cin". 
Fantastik edebiyat severler bir süredir bu kitabın bombardıman reklamına maruz kalıyorlar. Kitap 32 TL. biraz kalın bir kitap ama bu fiyat farkını iyi olmasına bağlamak gibi bir hayal perestlik yapmışım.
Migros bazen tüm kitaplarda %50 indirim yapıyor. Buna denk getirip aldım.

Kitap tam anlamıyla "sıkıcı" . Golem ve Cin gibi iki mit ögesini kullanıp bu kadar sıkıcı bir kitap yazabildiği için arkadaşı kutlamak lazım. Kendini Yahudi ve Arap kültürlerini tanıtmaya adamış gibi. Belki kitap bu şekilde lanse edilseydi, farklı bir beklentiyle okusaydım daha iyi izlenim bırakabilirdi. Ama zaten onu da tam anlatamamış.

ilk başka 10-15 sayfa ilgi çekiciydi gerisi  çok da başarılı değil.

Tanıtım bülteninde şöyle yazmışlar 
"Korkunç güçlere sahip bir büyücü tarafından, yalnızlık çeken bir adam için kilden yapılmış bir golem... 

Ve bin yıllık esaretinden uyanan bir cin... Bu iki olağanüstü varlığın yolu 1899 yılında New York'ta kesişir. Farklı olmaktır onların kaderi... Hikâyeleri herkes gibidir aslında, kendini farklı ve yalnız hisseden her insan gibi...

Ve tehlike, onlar için sadece bir adım ötededir hep.

Golem ve Cin iki ayrı kültürün efsanelerinden besleniyor ve zengin anlatımı sayesinde okuru ilk sayfadan itibaren içine alıyor. 2013 yılının en iyi kitapları listelerini altüst eden bu roman Türkiye'de de çok sevilecek."

Maalesef bence bu kitap Türkiyede çok sevilmeyecek. 

20 Mart 2014 Perşembe

Tanrıça serisi - P.C. Cast

Favori konum olan , günümüz insanları ile antik yunan tanrılarının karşılaştığı fantastik roman serilerinden bir diğeri de P.C. Cast'in tanrıça serisi. 
Gece evi serisinin yazarı olan Cast, insan üstü bir hızla yazmaya devam ediyor. Gerçekten hepsini kendi mi yazıyor emin olamıyorum. Günde 100 sayfa yazıyor olmalı. Ama fark etmiyor çünkü yine de çok keyifli kitaplar çıkıyor. Gerçi bu seri ilk kitaplarındaki keyfi kaybetmeye başları.
serinin güzel yanı, istediğiniz kitaptan başlayabiliyor olmanız. birbiriyle 1-2 cümlelik atıflarla bağlantı kursa da her biri ayrı bir tanrı ya da tanrıça içeriyor ve tek kitapta hikaye bitiyor. 
Hikayelerde biraz erotizm var. o yüzden çocuklardan uzak tutulmalı :) Bu seriye mitolojik pembe seri diyebiliriz aslında. Günümüzdeki modern kadınların bir anda kendilerini yunan tanrılarıyla içli dışlı bulmaları ve birine aşık olmalarını içeriyor. Çok detay vermeyeceğim ki heyecanı gitmesin. Sadece ufak bir detay. Truvaya kadar hepsi kitabın adını taşıyan tanrı-tanrıçayla ilgili. Truva tanrıçası diye bir şey yok ama Truvayla ilgili ve isim serisini bozmak istememişler sanırım.

Hangisi en güzeli diye bir soru gelince maalesef yanıtlayamıyorum. 

her birini o kadar sevdim ki! Ama Gül ve Deniz sanırım bir adım önde olabilir.

Seri;

1. Deniz Tanrıçası







2. Bahar Tanrıçası








3. Işık Tanrıçası 








4. Gül Tanrıçası 


5. Aşk Tanrıçası








6. Truva Tanrıçası








7. Efsane Tanrıçası
















NOT: 

Henüz 7. kitabı okumadım. Elimde sırada bekliyor. Ama son kitap biraz hayal kırıklığı yaratma ihtimali taşıyor. Seri tamamen Yunan-Roma tanrılarını içerirken bir anda Camelot işin içine girdi. tadım kaçmadı değil. Ama en kısa zamanda okuyup buradaki yoruma ekleme yapacağım.

NOT2: 
7. kitabı okudum. Tamam yumam mitolojisi değil ama yine de çok keyifliydi! Ah Arthur Ah!


17 Şubat 2014 Pazartesi

Tanrıça, Tanrıçanın Savaşı, Tanrıçanın Mirası - Aimee Carter


Tanrıça serisi benim çok sevdiğim mitoloji-aksiyon türünün bir örneği. İşin güzel tarafı 3 kitaptan oluşuyor ve seri çok uzatmadan bitiyor.  Son zamanlarda çok sayıda kitaplı serilerden içime fenalık gelmeye başladı. 2 kitaplık öyküyü sırf ticari nedenlerle 7 kitaba çıkartıyorlar. Sinir oluyorum ama bitirmediğim zaman rahat edemediğim için, yine de tüm seriyi tamamlıyorum.
Bu serinin en sevdiğim özelliği bu, ancak biraz karışık yazılmış. Her mitolojik tanrının burada farklı bir adı var. Değişik bir bakış açısı ama açıkçası çok da bayılmadım bu duruma. Gayet kafa karıştırıcı ve eğer  mitolojiye çok hakim değilseniz kafanız baya karışabilir ya da m yunan mitolojisi gibi değil sıfırdan bir mitoloji gibi düşünebilirsiniz.  Açıkçası yazarın bu konularda çok bilgili olmadığını düşündüm. Genel bir bilgisi var.


 
İlk kitap tanrıça da, bir genç kızın bir adam ve biraz da bir konum uğruna yaşadıklarını okuyoruz. Sonunda çok sinir olacağınız durumlar var. Haberiniz olsun ;)










İkinci kitap, hedefine ulaşan tanrıçamızın düşmanlarla savaşını anlatırken sonunda tatlı-acı karışımı bir sürprizi var. 












Üçüncü kitap da ikincinin son sayfalarından sonra 8-9 ay sonrasında başlıyor. Yavaş ilerleyip sonunda hızla-bir anda bitiyor. Eksik bırakmıyorlar ama hızlı çözülüyor, eşit bir dağılım olmamış.










Sonuç olarak seri bu türdekiler arasında favorim sayılmaz ama yine de özellikle gece evi serisi tarzı kitapları okumayı sevenler için hayal kırıklığına uğratmaz. 

30 Ocak 2014 Perşembe

Yahudi Dükkanı - Stella Suberman


Yahudi dükkanı, bir ailenin uzun yıllarını tatlı bir hikaye edasıyla anlatan, bir bardak salep tadında bir kitap.  Soğuk kış gecelerinde ya da seyahatte keyifle okunabilir.
Konu Amerikaya göç eden genç bir adamla başlıyor. Ailesini oluşturması ve onlarla ekmeğin peşinden, tek yahudinin kendileri olduğu bir kasabaya taşınmasını anlatıyor. Tıpkı Almanyaya göç eden  Türkler gibi kendi kültürlerini kaybetme korkuları, alışmadıkları beslenme çeşitleri ve dinleriyle aralarındaki bağ hassas konuları olmuş.
Kitap kalın görünse de çok uzun bir dönemi kısaca anlatmış diyebiliriz. Okurken büyüklerimden dinlediğim aile hikayelerimiz gibi bir tat aldım. Okunası eğlenilesi bir kitap.

21 Ocak 2014 Salı

Melekler Erkek Olur - Hamdi Koç

Benim için 2014 yılının ilk kitabı Hamdi Koç’un “Melekler Erkek Olur” adlı kitabı oldu. Hamdi Koç İlk defa okuduğum bir yazar. Pek çok kitabı var ama ben en çok bu kitabının ismini duymuştum. Yıllardır gözüme çarpar ancak bir türlü okuyamadım. Anlayacağınız eski bir kitap. Farklı yayın evlerinden çıkmış. Benim okuduğum YKY’na ait.
Kitabın ismi içerisindekilerden farklı bir şey vaat ediyor gibi. Konu erkekler ve aldatmak üzerine. Aldatan erkeğin psikolojisini, düşüncelerini çok objektif bir biçimde anlatıyor. Herhangi bir yargılama olmadığı gibi, mazur gösterir bir yan da yok kitapta. Kendimi bir pencerenin dışından olayı izliyor gibi hissettim. Bu da kendimi kitaptaki karakterlerin yerine koymamı engelledi. Belki de yazarın bir erkeğin ağzından yazması ve bunlar benim tamamen uzak olduğum duygular olması nedeniyle böyle hissettim.
İşin kötü yanı ne yaparsa yapsın kadının aldatılmaktan kaçınamayacağı ve her erkeğin aldatacağı gibi bir his uyandırdı bende.
Sonuç olarak özellikle kadınların okuması gereken bir kitap. Ancak mutlu evliliğinize şüphe tohumları ekmekten korkuyorsanız uzak durun.
Yazar ve yazım stilini göz önüne alacak olursam sanırım kendime severek okuyacağım bir yazar daha buldum!